SEVGİLİ  HAMİ GERÇEK’İN ARDINDAN  ONLARCA GELEN MESAJ’DAN  BİRKAÇI..

 

BORA BÜYÜKÖNER’İN MESAJI

 

Değerli Selimiyeli Arkadaşlarım,

 

Selimiyelilerin birlikteliğinin sağlanması ve Selimiyeli ruhunun oluşturulması için bizlere çok güzel mesajlar gönderen, SAO Kutlama Komitesi üyeliği yapan değerli arkadaşımız güler yüzlü Hami GERÇEK'i (SAO, 1959, 2-7, 1482) bugün maalesef kaybettik. Üzüntümüz büyüktür.

 

Cenazesi (son anda bir değişiklik olmadığı taktirde) 07 Ağustos 2011 günü (yarın) Kadıkalesi camiinden öğlen namazı sonrası kılınacak cenaze namazını müteakip Kadıkalesi (Turgutreis, Bodrum) mezarlığındaki kabristanına defnedilecektir.

 

Merhum arkadaşımıza Allah'tan rahmet, kederli ailesine, dost ve yakınları ile Selimiyelilere ailece başsağlığı diliyoruz.

 

Başsağlığı ve taziye için eşi Hikmet Hanım: Cep: 0533-4411272; Ev: 0252 3821010

 

Sevgi ve saygılarımla,

 

Bora BÜYÜKÖNER

SAO, 1959, III-1, 1654

 

 

ERCAN ERTÜRETEN’İN MESAJI

 

 

Sevgili Selimiyeli Arkadaşlarım,

 

Selimiyeli bir yıldız daha kaydı...

Sevgili Hami Gerçek’i ( SAO 1959 / II / 7   1482) kaybettik.

50 yıl sonra başlattığımız Selimiyeli Hareketinin önemli destekleyicilerinden biri idi Hami...Çok güzel yazılar yazar , arkadaş grupları oluşturup orada Selimiyeli ruhunun tekrar canlanması ve güçlenmesine katkı yapardı.

Hami benim ayni zamanda 1959 yılında Selimiye’deki kısım arkadaşımdı. İlk boru şefi olarak o günleri bizlere hikaye edişini unutmuyoruz.

Sevgili Arkadaşlar

Sevgili Cumhur Utku başsağlığı mesajının ekine Hami’nin 19 Şubat 2011 tarihinde Anıtkabir’de çok sevdiği Türk Bayrağı ile çekilmiş sıhhat fışkıran resmini eklemiş. Hami bu resmin çekilişinin 6 ayı dolmadan ( 2 hafta önce) maalesef arkasında büyük bir sevenler ordusu bırakarak gitti.

Hami Bodrum Kadıkalesi’ndeki Armonia Devre Mülkü’nün  hemen yanındaki Sun Park sitesinde 2-3 yıl önce bir daire almıştı.Ben  her yıl Temmuz 2.nci yarısı Armonia’ya gidiyorum. Bu yıl beraber çok zaman geçirmeye karar vermiştik. Ama Hami Mart/ Nisan ayında başlayan süreçte bir ameliyatı takiben çok çabuk bozularak eridi. Çok sevdiği Bodrum Kadıkale’sine temiz hava,dost ortam, denizde yüzme ve sıcak kumda yatma için gitti. Bu şekilde iyileşeceğini düşünüyordu.

Kadıkalesi’nde kaldığım kısa sürede Hami’yi 3 defa ziyaret ettim. İlk ziyaretim 18 Temmuz Pazartesi oldu. Doğrusu 62 kiloya inmiş Hami’ye gidereken çok tedirgin ve korku içindeydim. Sevgili Cenap Duru da bana benzer duygu içinde olduğunu söylemişti.  

Son ziyaretim ayrılmamdan bir gün önce  29 Temmuz Cuma günü oldu. Bana vasiyetini tekrarladı. Doğrusu çok bozulmuştum. Durumu 03 Ağustos günü Kutlama Komite Üyesi arkadaşlarım ile aşağıdaki gibi paylaştım. Durum iyi değildi ama bu kadar da çabuk bizi terk edeceğini düşünmüyordum doğrusu..

Bora Büyüköner  bizleri Hami’nin vefatından  bilgilendirdi. Bodrum ve yakın çevresindeki arkadaşları hemen yetişmişler. Sağolsunlar. Bu arada yiğit çocukları ile Hami’ye son günlerinde en yakın olan ve onun her türlü ihtiyacının karşılanmasına  destek veren Sevgili Zeki Muhtaroğlu’na da teşekkür ediyor ve sağlık dileklerimi iletiyorum.

 

Sevgili Selimiyeliler,

 

Hami’nin gömülmeyi istediği mezarlık deniz kenarında ve zeytin ağaçları ile dolu bir saha. Hami’nin hayran olduğu Kadıkalesi’nin en güzel yeri. Bu mezar sahası benim gördüğüm kadarı ile yıllarca önce kapatılmış. Ben en son 1967’de defin yapılmış olduğunu gördüm. Bu güzel sahaya turistik amaçlı projeler üretilmekte olduğu ve buna başta Muhtar olmak üzere karşı çıkılmaya çalışıldığı izlenimi aldım. Hami vasiyeti ile kendini hem oraya gömdürdü ve hem de Kadıkalesine büyük bir hizmet etmiş görünüyor bana göre...

 

Hami’yi , büyük ümitlerle kısa bir süre önce Kutlama Komitesine almıştık. Bize hemen alışmış ve çok büyük projeler inşa etmeye başlamıştı. O Selimiyeli birlikteliğine çok önem veriyordu. Şimdi artık o yok ama bu birlikteliği en iyi şekilde devam ettirmek için hepimiz varız...

 

Ben bu duygu ve düşüncelerle Sevgili Hami’ye Allah’tan rahmet diliyor ve başta cefakar eşi Hikmet Hanım olmak üzere, çocuklarına , yakın arkadaşlarına ve tüm Selimiyelilere baş sağlığı diliyorum.

 

Sevgili Hami, unutulmayacak ve duygu dolu mesajların ve sözlerin ile hatırlanacaksın aziz kardeşim.

 

Sevgi ve Saygılarımla

 

Ercan ERTÜRETEN

SAO 1959 / II / 7   1456 

 

 

AHMET İNAM’IN MESAJI

 

 

Sevgili Selimiyeli Kardeşlerim,

 

Bir Gerçek Dost, Güzel Bir İnsan, Selimiyeli Ruhun Yaşatıcılarından Hami

Kardeşimin bedeni bizi terketti.

Selimiye Kışlasının duvarlarında sesi çınlayacak, gülümseyen yüzü

kalplerimizden silinmeyecek.

Yarım asır önce bizi bir araya getiren Cumhuriyet Ruhu bu güzel insanların

anılarıyla hep yaşayacak.

Anısı önünde saygıyla eğiliyor,ailesine,dostlarına, Selimiyeli

Kardeşlerime başsağlığı diliyorum,

Sevgi ve saygıyla selamlıyorum Değerli Hami Kardeşim,

 

Ahmet İnam, ( 7 Ağustos 2011)

1959,1-1,93

 

CENAP DURU’NUN MESAJI

 

 

Sevgili Hami ,

 

‘’Canikom’’ diyen sesin kulaklarımda , sıcak ve derin dostluğun yüreğimde ve son beraberliğimizdeki halsiz bedenine inat, canlı bakışların hala gözlerimdeyken, öyle sözleşmiştik, Bodrum’a dönüşümde  bir kadeh rakı buluşturacaktı bizi..

Ben geç kaldım..

Kadehin  bende kaldı..

Ben sana hakkımı helal ettim.

Senin de bende hakkın kalmasın diye,  resimdeki son kadehi gözyaşlarımla sulandırarak , dün , belki hissetmişsindir, günbatımında ve sana son kez ‘’şerefe’’ diyerek,  ruhunu uğurladım..

Bugün, biliyorsun,  Kadıkalesi kabristanında asırlık zeytin ağaçlarının birinin gölgesinde  aziz naşını  asker selamıyla yolcu ettim..

Yolun açık olsun..

Bir gün , bir yerlerde yeniden kavuşmak umuduyla , dostluk , sevgi ve huzurla kal ..

 

Cenap Duru ( 7 Ağustos 2011 19:22)

 

 DURSUN GÜRLER ‘İN  MESAJI..

 

HEP DİYORUM KARDEŞİM, YAŞAM DEDİĞİN BİR BALONDUR...

iÇERDEN VEYA DIŞARDAN; FARKETMEZ; KÜÇÜCÜK BİR İYNECİK BİLE SENİ YOKEDEBİLİR.

TAM GÜZELLİKLERİNİ BİZLERLE BAŞLADIN Kİ PAYLAŞMAYA... GÖÇ EDİP GİTTİN...

OLMADI BE HAMİ...

OLMADI CANIKOM...

GERİYE BIRAKTIKLARIN; SENİN OLAĞAN ÜSTÜ  SEVGİ DOLU KİŞİLİĞİNİN BIRAKTIĞI ANILARLA OLACAKLARDIR; BUNDAN EMİN OL...

ÇOK ZOR BE YAZMAK BÖYLESİNE DURUMLARDA...

BEYNİM KİLİTLENDİ; KE KE Lİ MEEELER UUUUÇUP GİTTİ... BOŞLUKLA TANIŞTIM YİNE...

KARARDI YAŞAMIM...

 

TANRI, HİKMET HANIMA SABIR VERSİN...

VE ÇOCUKLARINA VE TORUNLARINA ...

YAKINLARINA...

TABİİ Kİ; BİZLERE DE...

CANİKOM,

SEN AYNI ZAMAN DA CENAP DURU'NUN DA; BANA BİR ARMAĞANISIN...

BU NEDENLE SEVGİLİ  CENAP'DAN RİCA EDİYORUM;

LÜTFEN BİR DAMLA  SU DA BENİM İÇİN DÖKÜVER, CANIKOMUZUN ÜZERİNE;

İNANIYORUM Kİ CANLANACAKTIR ; BAŞKA BİR BİÇİMDE DE OLSA....

TANRİ YARDIMCIMIZ OLSUN...

 

DURSUN GÜRLER

 

 

 

DOKTOR TAHİR TAMER KUMKALE'NİN, 7 MAYIS 2013 TARİHLİ MESAJI

Değerli Selimiyeli kardeşlerim;

4-5 Mayıs'ta gerçekleştirilen 54 üncü yıl etkinliklerinde, aramızdan 6 Ağustos 2011'de ayrılan merhum Hami Gerçek kardeşimiz vefakar arkadaşları tarafından çok sık anıldı. Selimiyeliler birlikteliğinin oluşmasında ve bilhassa sivil Selimiyelilerin subay Selimiyeliler ile kaynaşmasında rahmetli Hami Gerçek'in yaptığı büyük katkılarının unutulmadığını görerek bu vefakar kardeşimiz adına sevindim..
Bu vesile ile pek çoğunuzun 50 nci Yıl kutlamalarından sonra tanıyıp sevdiği Hami Gerçek ile benim tanışmam tam 31 yıl öncesine dayanıyor.. Onunla tanışıp dost olmamızın kısa hikayesi şöyle..
1980-1983, 12 Eylül yönetimi döneminde Konsey Genel Sekreterliği Müş.İsth. Dairesi adına TRT'de bir seri propaganda filmi hazırlama talimatı almış ve şimdi 28 Şubat Davasından bir yılı aşkın süredir tutuklu olan devre arkadaşım Kur. Yzb. Oğuz Kalelioğlu ile birlikte TRT binasının yönetim katında bir odaya taşınmıştık. 
TRT,  o zamanlar tek televizyon idi ve teknik ekipmanları yeterli değildi.  Bu yüzden çoğu kez gece yarılarına kadar binadan çıkamazdık, hatta sabahlardık.. Askeri yönetimi beğenmeyen ve asker genel müdürün direktiflerini her alanda aksatan bir teknik kadro ile çalışmak zorunda idik. Teknik konuların çok uzağında olduğumuzdan bu engellemeleri bir türlü önleyemiyorduk. Bize her safhada bilinçli şekilde köstek oluyorlardı. Fakat bütün engellemeler göze batar bir şekilde en olmadık şekilde en karamsar anımızda birden çözülüyor ve işler yeniden yürümeğe başlıyordu.  Bir müddet sonra farkettik ki yapılan engeller içeriden biri tarafından tek tek ortadan kaldırılıyor. İşler birdenbire hızlanıyordu. İşin esası görünmeyen bir destekçimiz vardı.
Birlikte çalıştığımız başarılı kameraman (1996 Atlanta Olimpiyatları'nda patlatılan bir bomba sonucu koşarak olayı görüntülemeye giderken kalp krizi geçirerek ölen TRT kameramanı merhum Melih Uzunyol) Melih Uzunyol'u sıkıştırdık ve sonunda onun vasıtasıyla bizi himaye eden hamiyi, yani Hami Gerçek'i bulduk. O, aslında ortaya çıkmak istemiyordu. Ama biz kendisini bulmuştuk. 
Oğuz'la beraber Hami Gerçek'i odasına gittik. "Neden bizi kolluyorsun. Sen kimsin ki bize arka çıkıyorsun" sorumuz karşısında önce inkar etmeğe kalktı. Sonra yerinden kalkarak boynuma sarıldı ve " Siz beni sivil olarak görüyorsunuz. Evet sivilim. Ama benim ruhum asker. Ben hayata ortaokuldan itibaren asker olarak başladım ama devam etmek nasip olmadı. Sizler benim canım kardeşlerimizsiniz. Kardeşlerime yapılan çirkin ve gereksiz davranışlar çok ağrıma gitti, kanıma dokundu. Biraz ikna ve birazda makam otoritemden yararlanarak birşeyler yapmaya çalıştım.Hepsi  bukadar , üzerinde durmaya değmez " dedi. İsrarla bu durumdan ve kendisinden TRT Genel Müdürü Musa Öğün paşaya bahsetmememiz için bize yemin ettirdi.
Hami'nin bizim hamimiz olduğunu kimse bilmedi. Ankarada kaldığım 1985 yılına kadar bir arada olmak için pek çok bahaneler yarattık. Nur içinde yatsın. Benim tanıdığım Hami Gerçek, gerçek bir dost ve sırtınızı rahatlıkla dayayabileceğiniz  güvenilir bir arkadaştı..
Selimiyeliler birlikteliği başlayıp Hami Gerçek yönetimde görev aldıktan sonra, yani 25 yıl sonra yeniden birbirimizi bulmuştuk. Fiilen biraraya gelemedik, ama mailler ile karşılıklı dostluğumuzun devam ettiği hususunda fikir birliğine varmıştık.
Bu vesile ile değerli Selimiyeli asker kardeşim merhum Hami Gerçek Beyefendiyi rahmetle anıyorum. Ruhu şad olsun. Mekanı cennet olsun.

.
Dr. Tahir Tamer Kumkale    

 

 

HAMİ GERÇEK’İN 3 HAZİRAN 2009’DA SELİMİYELİLERE MESAJI

 

 

Çok Değerli Selimiyeli Arkadaşlarım.

 

Bu gün bu satırlarda geriye çekilip hatta biraz yükseklere çıkıp, özel yaşamıma ve Selimiyeliler olayına uzaktan bakıp sesli düşünmek ve düşüncelerimi yazıya dökerek sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

Takriben 5 ay öncesine kadar neler yapıyor, neler düşünüyordum. 40 yılı aşkın bir süre hizmet verdiğim, son yıllarda yobaz takımının istila ettiği çok sevdiğim Kurumum TRT den yaş haddimi beklemeden, bir takım olayların da ardından emekliliğimi istemiş, ikramiyemi alıp, maaşımı bağlatıp, emeklilik planları ile yeni yaşamıma başlamıştım.

 

Çok sevdiğimiz Bodrum, Turgutreis, Kadıkalesi Köyünde eşimle beğenip alacağımız mütevazi bir evde yılın 7-8 ayını belki de tümünü geçirip, doğa ile iç içe sesiz sakin bir hayat sürerek ömrümün geri kalan kısmını tamamlamak, hatta çok beğendiğim Kadıkalesi  Kabristanında da iki kişilik bir mezar alıp, taşını dahi hayattayken yazdırmak, emeklilik yaşamımı sükunetle sürdürüp, sonra da ebedi uykuma yine burada çekilmek... Tasarım buydu.

 

Çünkü, yıllar öncesinden inişe geçen iş yerimde olduğu gibi, Ülkemin tepetaklak yuvarlanmasına karşı da çaresizdim ve umudumu iyice yitirmiştim. Ülkeyi yönetmeye soyunan siyasi partilerin içler acısı durumu karamsarlığımı iyice artırıyordu. Atatürk`ün kurduğu Laik, Demokratik ve Sosyal bir Devlet olan Ülkemde, tek fakat en güçlü silahım olan "oy" umla hiç birşey yapamıyor, üyesi olduğum Demokratik Kitle Örgütlerinde diğer insanlar gibi yırtınmam, meydanlara dökülmem, hırsızlıklara yolsuzluklara, hele-hele Vatanımın satılmasına karşı gösterdiğim bireysel ve toplumsal tepki artık hiç bir işe yaramıyordu. Bu vatana hizmet vermiş cevherlere yapılanlar karşısında biçare kalmanın utancıyla yüreğim eziliyordu.

 

Başta ABD olmak üzere bütün emperyalist ülkeler, bu satılmış siyasiler ve maşalar marifetiyle Ülkemi oyuncak etmiş, can damarı bütün Kurumlarını "Babalar Gibi" satın almışlardı. Bundan sonra istikrarlı bir hükümetin kurulacağı, kurulsa bile bu tahribatı onarabileceği umudunu yitirmiştim. En iyisi, üç günlük ömrümü ne dünya, ne de Ülkemle ilgili haberlerden de uzak öfkelenmeden, vücut kimyamı ve dengelerimi bozmadan geçirmeliydim...

 

İşte tam bu sırada birşeyler oldu, zemin sallandı, vücudum canlandı, bir yerlere doğru yuvarlanmaya başladım. Titreyerek süratle bir merkeze doğru sürüklendim, irileştiğimi hissettim, birde baktım ki; yarım yüzyıl önce elden kayarak yere düşen ve küçük tanecikler olarak çevreye saçılan civa kütlesi parçacıkları, bu sallantının, bu hareketin marifetiyle adeta birbirine koşuyor, yapışıyor, irileşiyor ve ilk halini almaya çalışıyordu. Sağda-solda kalan diğer civa parçacıkları da ana kütleye yapışmak üzere tombul gövdelerini titreterek ilerliyordu.

 

Sevgili Selimiyeli Arkadaşlarım, işte yukarıdan baktığımda bu güne kadar hissettiklerim, düşündüklerim ve gördüklerimin çok kısacık özeti bu... İzmimizle devam etmek istiyorum.

 

 

 

Selimiyeliler olayında, Berker Barçak Arkadaşımızın kurduğu web sitesi, ikinci adımda Bora Büyüköner Arkadaşımız tarafından kurulan Haberleşme Ağı ile yarım yüzyıl önce SAO madeninden çıkarılan, yaşam koşullarının sağa-sola dağıttığı civa tanecikleri önce bir zemine kondu. Civa parçacıklarının hareketlenip kütleyi tekrar oluşturabilmesi için birilerinin bu zemini sallaması gerekiyordu, Komite Üyeleri bunu yaptı. Biz tanecikler kayarak gelip, birbirimize yapışarak irileşmeyi ve kütleyi oluşturmaya başladık ve sürdürüyoruz.

 

Ama bu defa 13-15 yaşlarındaki çocuklar değil, onların ruhu ile her biri alanında uzmanlaşmış, kariyer yapmış, Vatanına hizmet vermiş, Ülkesi için "oy" u ile bir şey yapamamış ama fikirleriyle, yazılarıyla, eylemleriyle, çalışmalarıyla bireysel savaş vermiş, bazıları toplumsal hareketlerde yerlerini almış insanlar olarak... Bu bağlamda, Çok Değerli Selimiyeli Arkadaşımız Dr. Sayın Tahir Tamer KUMKALE`nin aşağıdaki yazılarında ifade ettikleri fikir, görüş ve önerileri benim için hayati bir önem taşımaktadır ve çok değerlidir.

 

Umutlanmak için, yeşeren bir filiz görmek onu sulamak, büyümesine katkı sağlamak istiyorum. Sonuna geldiğim yaşamımda çocuklarımın güvencede olacaklarını, Ülkemin istikrarlı halini göremesen bile, Vatanını seven her Yurttaş gibi istikrar hedefinin belirlediğini hissetmek istiyorum. Kısacası Çağdaş Laik Türkiye Cumhuriyeti Topraklarında mutlu yaşamak ve ölmek istiyorum. Bunun için acelem var...

 

Yarım yüzyıl sonra kavuşmanın sevincini, heyecanını, nesesini yaşadık. Canlandık, birbirimizi hiç unutamadığımızı o sihirli dört yılın bizlere neler verdiğini, neler

kazandırdığını hep birlikte gördük. Gerek Kışlada, gerekse Kuleli`de hiç öldürmediğimiz, hep koruduğumuz içimizdeki o çocuğu çıkardık, buralarda zıplattık, gezdirdik, eğlendirdik, karavanaya kaşık sallattık ve kutlamaları bitirdik.

 

Şimdi ben tekrar o karamsar ve umutsuz atmosferime geri girmek, dönmek istemiyorum ve oluşturduğumuz bu güç ile el ele tutuşarak, özellikle Ülkemizde yaşanan hepimizce malum görüntü ve olaylar karşısında güçlü bir  PLATFORM oluşturmak, bireysel güçlerimizi toplumsal güç haline getirmek hayalini kuruyorum ve değerli Arkadaşımız KUMKALE`nin görüş ve önerilerine sonuna kadar katılıyorum, çok değer ve önem veriyorum.

 

Ülkelerdeki Sivil İnisiyatifin gücü hiçbir şekilde yadsınamaz. Hele bu güç, "Efsanevi Okul" da soluk alıp vermiş, eğitim ve öğrenim görmüş, her biri birer yıldız olan Selimiyelilerin gücü ise hiç yadsınamaz...

 

Yüce Liderimizin paha biçilmez sözlerinden sadece birini teşekkürlerimle birlikte arz ederim.

 

"SÖZ KONUSU VATAN İSE GERİSİ TEFERRUATTIR..."

 

Sevgi ve saygılarımla...

 

Hami GERÇEK

 

3 Haziran 2009 Çarşamba  saat 11:51

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

From: Dr. Tahir Tamer Kumkale <tamer@kumkale.net>

To: Selimiye Askeri Ortaokulu <selimiyeaskeri_ortaokulu@yahoogroups.com>

Sent: Tuesday, June 2, 2009 5:13:08 PM

Subject: [Selimiye Askeri Ortaokulu] SELİMİYELİ OLABİLMEK

 

Sevgili Selimiyeli kardeşlerim;

 

30-31 Mayıs 2009 tarihinde gerçekleştirilen muhteşem kutlama günleri ile biribirinizle kucaklaştınız ve 50 yıllık bir özlemi giderdiniz.

Çok arzu etmeme rağmen son anda çıkan özel mazeretim dolayısıyla aranızda bulunarak coşkunuza iştirak edemedim. Ama kutlama komitesine gönderdiğiniz teşekkür mesajları ile kutlama resimlerinden mutluluğunuzu görerek böyle bir grubun üyesi olmaktan kendime haklı bir gurur payı çıkardım.

Günümüzde toplumların yaşantısında sivil toplum kuruluşlarının yeri ve önemi giderek artmaktadır. İnsanların bir arada olmaktan güç ve kuvvet bulduğu, aidiyet duygusu ile kendi gibi düşünenlerle birlikte olmak olmak arzusu çok yaygın sosyal bir davranıştır. Bu birliktelik günümüzde spor takımı tutmaktan, etnik veya dini bir cemaate üye olana kadar değişen bir çizgide sürdürülmektedir. Ben, şimdi bizimde çok güçlü bağlarla birbirine bağlanmış ciddi bir sivil toplum kuruluğu olduğumuzu düşünüyorum. 

 Yönetici ve öğrencisi ile Selimiyeli olabilmek ortak ruhunun biz 60 yaşını geçmiş kişileri nasıl duygulandırdığını, 50 yıldır biraraya gelememiş (veya böyle bir ihtiyaç duymamış) kişilerin yaşantısında nasıl heyecan yarattığını yaşayarak gördük. Bu saf, masum, karşılık beklemeden gerçekleşen birlikteliğin gücünü resimlerinizdeki gururlu gülümseyişten anlamak mümkün oluyor.

Bu birliktelik, bugün kutlama komitesi olarak görev yapan kardeşlerimizin özverili ve fedakârane çalışmalarının doğal sonucudur. Kendilerine ne kadar teşekkür etsek azdır.

Sadece birkaç aylık çalışma ile, müzeden, hatıra ormanından, intermet sitesinden ve yazışma grubunun oluşurulmasına, nihayet iki gün dolu dolu yaşanan muhteşem 50 yıl kutlamalarına kadar yapılanlar olağanüstü bir başarıdır. Bu organizasyonda emeği geçen diğer bütün Selimiyeli kardeşlerimi de kutluyorum.

 

Görünen gerçek şudur; sadece dört yıl gibi kısa bir sürede açık kalan Selimiye Askeri Ortaokulundan alınan ruh ve itici güç ile geçen 50 yıl içinde Selimiyeliler, Türkiye’nin bugünlere gelmesinde önemli roller icra eden 68 kuşağının gerçek temsilcileri olmuşlardır.

Her Selimiyeli kendi kulvarında ülkenin kalkınması ve güçlenmesi için aydın kişilikleri ile önemli yapı taşlarından birini döşemiştir. Bu ruh halen devam eden Kulelili olma, Harbiyeli olma veya sınıf arkadaşlarının biraraya getirdiği birliktelikten çok değişiktir. Bu hepsinin ötesindedir ve benzetilebileceğ i bir örneği de yoktur. Bugün bizi bir araya getiren temel bağ o büyük kışlanın büyülü havası ve çocukluk saflığımız ile başlayan arkadaşlığımızdır. Tekrar ediyorum bu birliktelik gerçek bir başarıdır. Bu başarıda kutlama komitesinin özverili çalışmaları kadar bizlerin istek ve arzularınında önemli yer tuttuğunu bilmek zorundayız.

 

Değerli kardeşlerim;

 

30-31 Mayıs 2009’da gerçekleşen kutlama törenlerini Selimiyelilerin bundan sonraki birliktelikleri için son değil, bir başlangıç noktası olarak değerlendiriyorum. Bu birliktelik mutlaka devam etmelidir.

Kim nasıl başlattı ve ilk fikir nasıl doğdu bilemiyorum. Ama bugün birbirine sevgi ile bağlı orta yaşlı aydınların biraraya getirdiği güçlü bir sivil toplum kuruluşu fiilen oluşmuştur.

Bugün sivil toplum kuruluşları günümüzde dernek veya vakıf şeklinde teşkilatlanarak hukukun şemsiyesi altında hizmetlerini sürdürüyorlar. Bu şekilde daha profesyonelce amaçlarına uygun olarak hareket edebiliyorlar.

Mesajlarınızdan anladığım kadarı ile bütün Selimiyeliler bu birliktelikten çok memnunlar ve bunun devamını da israrla talep ediyorlar. Arkadaşlarımızın bu isteklerinde samimi oldukları aşikar. Ama bunun maddi bir bedeli mutlaka olmalıdır. Bugüne kadar büyük bir özveri ile çalışarak çok kısa sürede büyük işler başaran kutlama komitesindeki arkadaşlarımızın elini güçlendirmemiz gerekmektedir. Bunun için bu birliktelik şimdiye kadar olduğu gibi amatörce değil, amatör ruhla ama profesyonelce devam ettirilmelidir. Buda bir yasal çatı altında teşkilatlanma ile mümkündür. Bugün için en güzel çatının hemen kurulacak “SELİMİYELİLER DAYANIŞMA DERNEĞİ” olacağını değerlendiriyorum.

 

Allah hepimize sağlıklı uzun ömürler versin. Yaşadığız sürece bizler yönetelim, ama bizler çekildikten sonra da bizim yakınlarımız bu derneği sahiplenerek adımızı ve hatıralarımızı yaşatabilmelidir.

 

Milli Birlik Komitesi üyesi Sayın Numan Esin’in başkanlığını yaptığı “1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı “nın sıkça katıldığım aylık toplantılarında bizimkine benzer bir birlikteliğin yaşatıldığına doğrudan tanık oldum. 27 mayıs 1960 döneminin asker ve sivil yönetim kadrolarını oluşturan kişilerin dayanışmasını gördüm. Bunlar bizden 25-30 yaş daha büyükler ve hâlâ yaşama asılıyorlar ve ürettikleri fikirlerini kamuoyuna sunmaya çalışıyorlar..

 

 

Değerli kardeşlerim;

 

Eğer biz hemen yasal bir çatı altında toplanamaz isek bundan sonra sadece yapılan son kutlamanın anıları ile avunmak durumunda kalırız ve geçen 50 yılda olduğu gibi birbirimizden habersiz yaşarız.

 

Özetleyecek olursam;

 

-   Selimiyelilik dayanışması mutlaka devam etmelidir.

 

-   Halen ulaşılamayan Selimiyelilerin bulunarak birliğe katılmaları sağlanmalıdır.

 

-   Selimiyelilerin birbirlerini tanımaları için ulaşılan Selimiyelilerin ( Yönetim, hocalar ve öğrenciler olarak) resimleri ile birlikte adresleri, kimlik bilgileri ve kısa özgeçmişlerini içeren bir albüm yapılmalıdır.

 

-   Konuya profesyonelce yaklaşılmalı ve en kısa sürede “SELİMİYELİLER DAYANIŞMA DERNEĞİ ( veya başka bir isim veya vakıf) oluşturulmalıdı r.

 

-   Dernekleşme görevi bugünkü kutlama komitesi tarafından üstlenilmelidir. Derneğin ilk yönetimi de yine başarısı kanıtlanmış bu komite üyelerinden oluşmalıdır.

 

-   Komitenin rutin  çalışmaları için üyelerden periyodik bir aidat alınmalıdır.

 

-   Bu faaliyetin merkezi çoğunluğun yaşadığı ve Selimiye Kışlasının konuşlandığı İstanbul olmalıdır.

 

-   Ankara, İzmir, Antalya, Erzurum gibi merkezlerde şubeler açılmalıdır.

 

-  Teşkilatlanma tamamlanana kadar ve maddi durum elverene kadar TESUD şubelerinin imkanlarından yararlanma yolları aranmalıdır.

 

Değerli kardeşlerim;

 

         Sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Sizlere akıl vermek  ve yönlendirmek gibi özel bir niyetim yoktur. Sadece bu birlikteliğin devamının nasıl olabileceği konusunda şahsi fikirlerimi sizlerle paylaşma ihtiyacı duydum.

Umuyorum ki, siz kardeşlerimin değerli düşünceleriyle ortak,akılcı ve uygulanabililir bir yol bulunacaktır. Ve 50 yıl sonra başlayan dayanışmamız mutlaka devam ettirilecektir.

Bu vesile ile biz Selimiyelilere, Selimiyeli olmanın haklı gururunu yaşatan kutlama komitesindeki arkadaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum.

Selimiyeli kardeşlerime selam ve sevgilerimi sunuyorum.

 

Tahir Tamer Kumkale

SAO, 1960, III-8,3088

http:www.kumkale. net