GELİBOLU YARIMADASI, CONKBAYIRI VE 57 NCİ ALAY:
Her
yıl 18 Mart’ta Çanakkale Deniz Muharebeleri ve 25 Nisan’da Kara Muharebeleri
için Çanakkale başta olmak bütün yurtta okullar ve resmi dairelerde anma
törenleri tertiplenmektedir.
Devlet
erkanının da katıldığı törenler Çanakkale Valiliği ile Gelibolu’da konuşlanan 2
nci Kolordu Komutanlığının sorumluluğunda Çanakkale muharebelerinin geçtiği
bölgelerde yapılmaktadır.
Her
yıl Çanakkale kara muharebelerinin başladığı 25 Nisan günü Anzak Günü olarak
kabul edilmiştir. Avustralyadan ve Yeni Zelanda’dan gelen Anzaklar 16- 25 Nisan
tarihleri arasında Gelibolu yarımadasında özel kutlama törenleri icra
etmektedirler.
Anzak
askerlerinin kutlamalarına paralel olarak bir kaç yıldır 2 nci Kolordu
Komutanlığı koordinatörlüğünde 57 nci Alay Yürüyüşleri tertip edilmektedir.
57 inci Alay Yürüyüşünün hikayesi özetle şöyledir;
25 Nisan 1915; Çanakkale’de kara savaşlarının ilk
günüdür. Anzaklar 1500 kişilik bir kuvvetle Arıburnundan çıkarma yaparlar.
Karşılarında ise sadece 30 kişilik kıyı gözetleme ve koruma birliği vardır.
Düşman askerleri ilerliyor..Kıyıyı savunan çok geniş bir sahile yayılmış olan
27 nci Alay birlikleri ağır kayıplar vermektedir. 19 Tümen K. Yb. Mustafa Kemal
Conkbayırına çıktığında düşman askerinin kendisine Türk askerlerinden daha
yakın olduğunu görür. Conkbayırı ve Kocaçimentepe hattının ele geçirilmesiyle
muharebenin seyrinin değişeceğini görür. Conk bayırının güneyinden geri
çekilmekte olan cephanesi kalmamış bir müfreze askeri durdurur ve“Düşmandan kaçılmaz”
der .“Cephaneniz
yoksa süngünüz var” diyerek derhal askere “süngü tak” emri
verip yere yatırtarak mevzi aldırır. Bu durumu gören düşman askeri de duraklar
ve onlarda yatarak mevzi alırlar. İşte savaştaki gerçek zafer anı bir
komutanlık dehası olarak kazanılan bu andır.
Türk askerinin süngü takıp mevzi almasıyla düşman
kuvvetleri de mevzi alır. Böylece 57 nci Alayın Conkbayırına yerleşmesi için
yeterli süre kazanılır. Ve Yarbay Mustafa Kemal karşı hücuma geçmesini istediği
27. Alay’dan geri kalan askerlere ve 57 nci Alaya karşı saldırı için şu emri
verir.
“Ben size taarruz etmeyi değil, ölmeyi emrediyorum.
Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka komutanlar ve
kuvvetler gelebilir”
Mehmetçiğin yaptığı karşı hücumla Anzaklar ağır
kayıplar verir ve sahil kesimine çekilirler. Ama bu başarılı günün sonunda 57
nci Alay askerlerinin tamamına yakını şehitlik mertebesine ulaşmışlardır.
Ve şimdi her yıl 25 Nisanda sabaha karşı saat
05:00′da Anzaklar yine aynı yere, yani dedelerinin çıkarma yaptığı yere
geliyorlar. Bu topraklarda yaşamını kaybetmiş dedelerini anıyor ve tam
çıkarmanın başladığı saatte şafak ayini düzenleyip dualar ediyorlar.
Şafak ayini bittikten sonra Avustralya ve Yeni
Zelandalılar atalarının 25 Nisan 1915 sabahı yaptıkları gibi yürüyerek Conk
bayırına doğru çıkmaya başlıyorlar.
Onların bu çıkışlarına karşı 57 nci Alayın
torunları da aynen 25 Nisan 1915’de 57 nci Alayın kahraman askerlerinin
yürüdüğü yoldan ilerliyerek düşmanı karşılamaya gidiyorlar.
Çünkü gün Anzak Günü değil, 57 nci Alay günüdür.
Bugün kahraman Türk askerimizin günüdür. Dedelerimiz o gece asker çorbası ve
hamur kızartması yemiştir. Bizde aynı şeyi yapıyoruz. Asker çorbalarını içip,
hamur kızartmalarımızı yiyip, yatmadan önce şehitlerimize türküler yakıyoruz.
25 Nisan sabahı Bigalı köyünde erkenden kalkılır,
tıpkı dedelerimizin yedikleri yemekler yenir, başlara kınalar yakılır ve
askerlerimizin yürüdüğü on kilometrelik yolda yürümeye başlanır. Tıpkı
dedelerinin 57. Alay olarak yürüdüğü saatte, yürüdüğü yolda, aynı patikada….
Herkezin elinde Türk bayrakları vardır. Dualar ve marşlarla kahraman askerler
anılır.
Katılımın her yıl attığı yürüyüşe öğrenciler,
izciler, halk ve askerler coşku ile katılmaktadır.
Bu yıl, Atatürk’ün 57 ci Alayının bağlı olduğu 19
uncuTümeni kurduğuTekirdağ'dan 57
kişi,Çanakkale Deniz
Zaferi'nin 97'nci yıldönümü nedeniyle 18 Mart Pazar günü düzenlenen törene
katılmak üzere 57'nci Alay Şehitliği'ne yürümüştür. Öğrenciler ve Sivil Toplum
Kuruluşu üyelerinden oluşan 57 kişi, 235 kilometrelik yürüyüşe
törenleTekirdağ
Valiliği önünden uğurlanmıştır.
Son
dört yıldır 57 nci Alay yürüyüşlerine 1. Komutanları da fiilen iştirak
etmektedir.
KUMKALE Muharebe Sahası ile ilgili çalışmalar;
2006
yılının 25 Nisanında daha önce hiç tanışmadığım Kumkale’li Salih Şen isimli
birinden beni ağır bir dille eleştiren mail aldım. Mektubunda, kendisinin 18
Mart Üniversitesinde memur olarak görev yaptığını, aslen Kumkale’li olduğunu,
Kumkale Muharebeleri için çok ciddi araştırmalar yaptığını, devletin Çanakkale
Savaşının Anadolu yakasındaki ve bilhassa Kumkale bölgesindeki muharebeleri
tamamen yok farzettiğini, şehit kemiklerinin üzerinden araçların geçtiğini, 25
Nisan 1915’de Kumkale’de 1735 zaiyatla düşmanı denize döktüğümüzün hiç
hatırlanmadığını, tabyalardaki eski top mevzilerinin harabe halinde olduğunu ve
buraları şarhoşların mekan edindiğini, Çanakkale Savaşının yönetildiği
Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’nın Hacıpaşa Çiftliğindeki karargah
binasının şimdi çöplük halinde bulunduğunu ve diğer pek çok olumsuzluğu
belirtiyordu. Sonunda orada bütün bunlar olurken benim nasıl Kumkale soyadı ile
başı dik dolaştığımı merak ettiğini söylüyordu. Kibarca, hem Kumkale’li, hem
tarih doktoru, hem gazeteci, hem yazar ve hemde kurmay albay olarak bu konuda
birşeyler yapmadığım için adeta utanmam gerektiğini vurguluyordu. İsrarla beni
bölgeyi görmeye davet ediyordu.
Aslında
Salih Şen Bey söylemlerinde çok haklıydı. Çünkü gönderdiği resimler olayların
gerçekliğini açıklıyordu. 21 Ağustos 2006’da Kumkale Beldesine gittim. Beni
hemşehrileri olarak candan kucaklayan Belediye Başkanı Süleyman Erte Bey’i de
yanımıza alarak Kumkale araştırmacısı Salih Şen ile birlikte bölgeyi dolaştık.
Bu arada 18 Mart Üniversitesinin Kumkale Muharebeleri ile ilgili çalışmalarını
öğrenmek için kurucu rektörü arkadaşım Prof. Dr. Mete Tunçoku ile görüşerek
üniversitenin faaliyetleri hakkında bilgi aldım. Üniversitenin bu işe daha sıkı
eğilmesinin gerekliliğini gördüm ve Tarih Bölümü ilgilileriyle konuyu
tartıştık.
Kumkale
bölgesindeki gezimi 31 Ağustos 2006’da ÖNCE VATAN gazetesindeki köşemde bol
resimli olarak beş gün süren bir yazı dizisi ile kamuoyu ile paylaştım.
18
Mart Ü. Tarih Bölüm Başkanlığının koordinatörlüğünde, Kumkale Beldesi Belediye
Başkanlığı imkanları kullanılarak, Çanakkale Boğazı Kumkale Methal Liman Grup
Komutanlığının da destekleri ile 92 yıl sonra ilk defa 25 Nisan 2007’de Kumkale
Şehitleri için Birinci Anma Töreni icra edildi. Kumkale belde halkının büyük
bir çoşku ile katıldığı bu törenler tam 92 yıl gecikme ile yapılmıştı. Bu
tarihi olayı“Kumkale Muharebelerinin 92 nci Yılında Kumkale Şehitleri Birinci
AnmaTöreni” başlıklı bir belgesel haline getirdim.
Birincisi
2007 yılında yapılan Kumkale Şehitleri Anma Törenleri her yıl daha büyük bir
çoşku ve daha fazla katılımla devam etmektedir. Bu yıl bu törenlerin altıncısı
düzenlenmiştir. 2009 yılından itibaren törenler Kumkale Bölgesindeki Topçu
Şehitliğinden başlatılmıştır. Kumkale Kale kapısından düşmanın denize döküldüğü
yere kadar bayrak ve meşalelerle Kumkale Marşı eşliğinde yapılan yürüyüşle ve
deniz kıyısında Deniz Tören mangasının saygı atışıyla törenler son bulmaktadır.
Yine 2009 yılından itibaren Kumkale şehitlerinin isim plaketleri kararla bu törenlerde
belde sokaklarına takılmaya başlanmıştır.
Çanakkale
Muharebelerinde Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı Karargahı olarak
kullanılan, bilahare yangınla harap hale gelen Hacıpaşa Çiftliğinin durumuna
hazırladığım belgeselde değinmiştim. Bugün 18 Mart Ü. kampüsü mücavir alanı
içinde yer alan Hacıpaşa Çiftliği bölgesi
yeniden düzenlenmiştir. Bölgeye Boğazın her tarafından görülecek şekilde
20 metrelik bir bayrak direği dikilerek törenle bir daha inmemek üzere 54 metrekarelik
birTürk Bayrağı çekilmiştir. Şimdi Çanakkale Muharebe sahasının büyük kısmının
göründüğü bu bölgede müze tarzında bir gözlemevi yapılması düşünülmektedir.
Uğur
Dündar’ın ARENA proğramının bölgeye gelerek yollarda üzerinden araçların
geçtiği açıktaki şehit kemiklerini gündeme getirmesini müteakip Çanakkale
Valiliğince yollardaki şehit kemikleri toplanmıştır. Şehitlerimizin 92 yıl
sahipsiz kalan kemikleri bilahare tanzim edileceği bildirilen eski Kumkale
Nahiyesi mezarlığına gömülmüştür.
2007
yılında belgesel ile kanıtladığım Çanakkale Savaşları Anadolu yakasındaki
unutulmuşluğun giderilmesinin ancak devlet eliyle planlı ve proğramlı
çalışmalarla yapılabileceğine inanıyordum. Bu maksatla hazırladığım dilekçeyi
13 Kasım 2007’de Milli Parklar oluşturulması konusunun kanunen sorumlusu olan
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’na gönderdim. Bu dilekçenin arkasına
hazırladığım “Kumkale Şehitleri Birinci Anma Töreni” belgeselinin CD’sini de
ekledim.
Bugün
çalışmaların başlamasının üzerinden altı yıl geçmiştir. Sonunda geçte kalsak
devletin şehitlerimize sahip çıkması sağlanmıştır. Bu konudaki en son gelişme
22 Mart 2012 tarihinde yeniden tanzim edilerek halkın ziyaretine açılan eski
Kumkale Mezarlığında yapılan törende Çanakkale Valisi Güngör Azim Tuna’nın
yaptığı konuşmadır.
Vali
Tuna;devletin Çanakkale Şavaşının unutulmuş Anadolu yakasının da savaşın
2015’de yapılacak törenlerine kadar aynen Gelibolu Yarımadasındakine benzer
hale getireceğini vurgulamıştır. Yani benim dilekçemde yapılmasını teklif
ettiğim her şeyin süratle gerçekleşeceğini belirtmiştir.Çabalarımızın
karşılığını aldığımızı ispatlayan Vali Tuna’nın Çanakkale Valiliği resmi
internet sitesinde ve basında detaylı olarak yer almıştır.
Kumkale
Muharebelerinin 100 ncü yılında bir taraftan şehitlerimize sahip çıkılırken
diğer taraftan Çanakkale Savaşlarının Anadolu yakasındaki tarihi unutulmuşluğa son verilmiş olacaktır.
Bu çalışmada emeği geçenlere şehitlerimizin minnet borcu bulunmaktadır.
Dr. Tahir
Tamer Kumkale