Sevgili Selimiyeli Arkadaşlarım,
Sene 1960, yer İstanbul, Fındıkzade, SAO 3 ncü sınıftayım. Evci çıktığım bir hafta sonu Pazar günü
ikindi vakti, SAO üniformamı giymiş okula dönme hazırlığı yapıyorum. Rahmetli
babam ağır bir grip geçiriyor, evde yorgan döşek yatıyor. Evden çıkmama çok az
bir süre kala babamın çok samimi arkadaşı rahmetli Naci amca hasta ziyaretine
kendi özel arabasıyla geldi. Onlar evde konuşurlarken bende kapı önünde duran
1959 Model Chevrolet'sine bakıyorum. O zamanlar araba
hayranlığım var ve ehliyetim yok ama araç kullanmasını iyi biliyorum. (Babam
subay olduğu için hep tayin olduğu yerlerdeki askeri kışlalarda kaçak jeep, pikap kullanmayı asker abilerimden öğrenmiş, rahmetli
dayımın arabasını da nezaretinde ara sıra kullanıyordum.) O sırada oturduğumuz
apartmanın bir sakini arabasıyla geldi ve bina önüne park etmek istedi. Ama
kendi park edeceği yerde 59 Chev. var.
Ben kendisine bir dk. beklemesini, aracın sahibine
aracını biraz öne almasını isteyeceğimi söyleyerek eve girdim ve Naci amcaya,
"Naci amca aracınızı biraz ileri almanız gerekiyor, park yerinin sahibi geldi
ama eğer isterseniz ben bunu yapabilirim" dedim. Nasıl olduysa bana
cebinden çıkardığı araba kontak anahtarını verdi "aman dikkatli ol"
diye de tembihledi. Ben resmi üniformamla dışarı çıkıp büyük bir hava ile 59 Chev'nin kapısını açıp şoför koltuğuna kuruldum, aracı
çalıştırdım ve aracı 6-7 m. ileri aldım. Bu sırada erkek kardeşim Tolga'da bana
bakıyor. Kendisine işaret ettim ve sağ tarafa oturmasını istedim. Kendisine
"biraz gezmek istermisin" diye sordum.
Tabii o dünden razı hemen "evet" dedi. 1960 senesinde 1959 model Chev. ileFındıkzade'den çıktık
Topkapı'ya kadar gidip döndük. Evin önüne geldiğimizde bir baktım Naci amca ve
pijamalarıyla babam sokağa çıkmış arabayı arıyorlar. Aracı gayet rahat bir
şekilde park ettim, motoru durdurdum, el frenini çektim, arabadan indim ve
büyük bir tebesümle "Naci amcacım, güle güle
kullan, harika bir araba almışsın" diyerek kontak anahtarını kendisine
verdim. Naci amca arabasına kaza bela olmadan kavuşunca, "Teşekkür ederim
Bora, ama bir daha ehliyet alıncaya kadar bunu yapma" dedi. Babamla göz
göze geldik ve onun sinirden kıpkırmızı olduğunu gördüm. Allah'tan üzerimde
resmi üniformam vardı yoksa dayağı yemiştim. Naci amcayı uğuladık,
ben de hemen eve girip çantamı aldım, konuyla ilgili daha fazla söz işitmemek
için anneme, babama ve kardeşlerime "Allahaısmarladık" diyerek evden
çıktım ve okula döndüm. Daha sonra Kuleli'de ve KHO'da izinli iken Naci amcayla her karşılaştığımda bu
olayı gülerek arkadaşlarına anlatırdı. Bu arabaları görünce o eski günler
gözümün önüne geldi.
Hepinize güzel bir hafta dilerim.
Sevgi Ve saygılarımla,
İ.Bora BÜYÜKÖNER
SAO, 1959, III-1, 1654 – 19 Mart 2013