ZEKİ MUHTAROĞLU

1959 Yılı Giriş 3.ncü sınıf 3.ncü kısım yaka no 1759

 

 

 

 

“Yıllardır mezun olduğum Selimiye Askeri Okulundaki yıllığa sahip olamadığım için çok üzülüyordum. Daha önce defalarca şu soruyu sordum. Neden internet de bir sayfamız yok diye. Dün bir daha bakayım dedim,gözlerime inanamadım,çok duygulandım,gözlerim yaşardı. Eşime gel gör,yıllardır özlediğim anılarıma kavuştum…”

 

ZEKİ MUHTAROĞLU 10 Ekim 2008

 

 

 

ANILAR

 

1959 senesinin ilk ayları Kuleli’deki imtahanlardan sonra Hadımköy’de sağlık muayeneleri ve Selimiye Askeri Orta Okuluna kayıt. Onbeşli yaşlarda bir çocuk.
 

Giydiğimiz kıyafetler ya bol, yada dar geliyordu . Haydi terziye. Dahili kıyafetleri hallettik . Sıra daha önemli olan harici kıyafetlere geldi. Alman siper şapkada önemli, onuda Eminönünde Mercan yokuşundan aldıktan sonra yeni bir yaşamın başlangıcı. Ne yapacağımızı bilmiyoruz.   

 

Okul merasimle açıldı. Açılışa çok paşaların geldiğini hatırlıyorum . Gözüme hepsi yaşlı, yaşlı insanlar görünüyor. Ders yılı başladı . Bu arada süt kuzusu tabir ettiğimiz çok talebe ağlıya ağlıya okulu bıraktı. Okulda biz sivil yeni girenlerin dışında Kuleli ve Erzincan’dan gelen arkadaşlarımız vardı.Yalnız azınlıktılar. Bizler o arkadaşlarla pek uyuşmazlığa girmedik .Zaman içinde tamamen kaynaştık. Akşam etüdleri (mütalâları )başladı, sınıflar kalabalık zor ders çalışıyorsun, birde buna ilave biz son sınıfları 1.sınıflara mütala hocası olarak göndermeye başladılar. Onların içinde çalışmamız daha zor, sustur susturabilirsen. Bizler çocuk onlar bizlerden çocuk. Ancak sabahları çok erken kalkar okul bahçesinde volta atarak sesli çalışırdık. İlk pinpon oynamayı okulun sınıf koridorlarına konan masalarda öğrendim. Bu işi bilen bir hocamız vardı, ismini hatırlamıyorum ondan çok şey öğrendik.Tenefüslerde masadan yer kapmak ayrı heyecan. (Galiba hocamız beden öğretmenimizdi) İlk sömestre tatilini dört gözle bekliyoruz . ilk defa evden ayrılış. Ailelerimizle telefon konuşması yapmak için Sunar sinemasının aşağısındaki Üsküdar postanesinde sıra bekliyoruz. Anne ve Babamla konuşurken duygulanarak ağladığım çok oldu. İleriki yıllarda bu tip duygular yaşamadım. Sonraki yıllar evim ve ailem okulum ve arkadaşlarım oldu. İzin dönüşlerini özlemle beklediğim günleride hatırlarım. Bilhassa Erzincan’da iken..Futbola ilgim fazlaydı, iyide oynardım Selimiye orta bahçesinde ufak saha maçları en büyük zevklerimizdendi.Yalınayak oynadığımız birgün sağ ayak baş parmağımı kırdım, futbol hastalığı oynamadan duramadım , bu sefer solakta oldum.

 

Karşımızdaki Haydarpaşa Lisesi ile Selimiye dışında toprak sahada çok maçlar oynadık.Yeniyormuyduk ,yeniliyormuyduk pek hatırlamıyorum.Sık sık Fenerbahçe taraftarı olarak fırsat buldukca antremanlara giderdim. Resmi kıyafetli olmanın orda çok faydalarını gördüm. Bütün futbolcuları tanıyor ve tanışıyordum. Hala sağ olan bir iki ağbimle hala görüşürüm.Tabii stada giderken Yoğurtcu parkında peşimize takılan kızlarıda hatırlıyorum, oda ayrı bir heyecan…tranvayla Kısıklı gezileri, hepsi ne güzel hatıralar… Bunlar benim arkadaşlarımla geçirdiğim hatırlayabildiğim ufak anılar..

Birazda ortak anılarımızdan bahsedeyim. Devre arkadaşlarım isimleri çok iyi bilirler;

 

Tğm.İHSAN KARAKUŞ İngilizce öğretmenimiz çok değerli bir insan. Bir İngilizce yazılı imtihandayız.Ben makara kopya çekmeye kalktım. Çok uyanık bir öğretmen talebe psikolejisini iyi biliyor. Beni anında yakaladı, kağıdımı aldı hiçbirşey söylemeden beni sınıfdan çıkardı. Çok utandım, tuvalete gidip kaç sigara içtim bilmiyorum.Ağlamaklıydım…korkuyordum..kızsaydı tokat atsaydı bu kadar koymazdı. Sonra benimle konuştu ve direkt onun dersinden hakkıyla geçtim. Bu bana öyle bir ders olmuştuki sivil lisede ağırlığım olduğu için kimseye kopya çektirmedim.İhsan Hoca’nın Ordudan ayrılışını çok zaman sonra öğrendim. Nerde çalıştığını bildiğim halde ziyaretine gidemedim. İnsan değeri bilmemek sonradan pişmanlık acı…

 

Atğm.SERDAR ÖZTÜRK ‘ Gözleri aşka gülen taze söğüt dalısın’ şarkısının yazar ve bestecisi. O yıl şarkıyı bize öğreten öğretmenimiz. Ben bu şarkıyı izinde arkadaşlarıma okuduğum zaman şaşırıyorlardı. Bu şarkı çok yıllar sonra meşhur oldu. Serdar Atğm.nimle yıllar sonra Tekirdağ’ında karşılaştım. Uzun uzun konuştuk….bir dahada haber alamadım.

 

Süvari Binbaşı HİKMET SİLAHÇIOĞLU Sınıf Subayımız. Çok güzel asker iyi insan. Onunla ilgili bir anım..Son sınıf bitirme sınavları yapılıyor. Sabahdan bir imtihana girdik. Öğleden sonra imtihan olmadığını söylediler.

 

Biz haşarı çocuklar üç beş arkadaş hadi denize gidelim dedik. O arada Haydarpaşa dalgakıranı yapılıyor,deniz şahane hava sıcak arka bahçeden kaçarak denize girdik. Döndüğümüzde fikir değiştirip Ticaret dersindende yazılı yapmışlar.Biz tutuşduk,ne olacak derken Sınıf Subayımız bizler için öğretmeni çağırıp bizi imtihan ettirdi. Bu ufacık kalplerin sevincini de unutamam..

 

Galiba Tabiat Dersi Hocamız yüzbaşı Hakkı Alpacar olmalıydı . Esasen 1.ve 2.karnelerden sınıfı geçtik ama tedrisat gereği bitirme imtihanları devam ediyor. Girdiğim imtihanların hepsinide verdiğimi biliyorum.Son imtihandı herhalde ders tabiat ve sözlü.. Öğretmen soruyor ben cevap veriyorum. Bir, iki, üç cevaplar tamam. Öğretmen doymuyor, hala soruyor eh artık bu işde bitti derken öğretmen benim üzerinde pek durmadığım kara sinek’in petek gözünü sormazmı . Ben hık mık derken öğretmen yakaladı ya habire petek göz . Öğretmenim ! bu konuyu atlamışım bütün kitabı sorun hepsine cevap vereyim diyorum, olmaz diyor. Esasında daha önce sorduğu sorulara verdiğim cevaplar geçmem için yeterliydi. Onun için sözlü sınavlar hep ters gelmiştir. Neticede öğretmenimiz inadından vaz geçmedi bana Eylülde gel dedi. Çıldıracağım peki dedim sınavdan çıktım. İkmale bırakmıştı. Bende yemin ettim ikmal imtihanına çalışmadan gireceğim ve kazanacağım diye. Sözümü tuttum ve çalışmadan o dersi verip mezun oldum. Ondan sonra ver elini Erzincan Askeri Lisesi , Bu güne kadar Selimiye Sitesi ve Grup da tanıdığım veya beni tanıyan hiçbir arkadaşa rastlıyamadım. (Birtek Nahit Duru var) onuda 50 senedir görmedim. Selimiye’den hem sınıf hem yatakhane ve aynı zamanda canciğer arkadaşımdı. Hayat insanları nerelere getiriyor. Mücadele ederken eski dostların, arkadaşlarından kopuyorsun. 2009 Mayıs ayındaki son buluşma şansımızı kaybetmemek dileklerimle. Bugün hayatta olan veya aramızdan ayrılan bize çok emekleri geçen değerli öğretmenlerimizi ve arkadaşlarımızı saygıyla anıyorum. Kaybettiğimize Allahdan rahmetler diliyorum.

 

Ne mutlu SELİMİYELİ olanlara. Hepinize sevgi ve selamlar.